Cuma günü akşam üstü saat 18.30 da Sapanca'dan yola çıktık. Bilecik ve Kütahya'da çay molası verdik. Saat 00.15'te Afyonkarahisar'da karavanımızı park ettik. Sabah 04.30 civarı tekrar Antalya'ya doğru yola koyulduk. 08.00 de Antalya'da Konyaaltı Plajı'na geldik. Sabah daha saat erken olduğu için plajda tek tük insan vardı fakat bir iki saate kadar neredeyse tamamen doldu. Konyaaltı Plajı oldukça temiz ve genişti, ayrıca manzarası mükemmeldi. Denize doğru gittikçe kumsal kumdan çakıl taşına dönüşüyordu ve su çok soğuktu. Kardeşim hemen farklı farklı çakıl taşlarından topladı. İnternetten bulduğumuz Antalya Rafting'le haberleştik ve saat dokuz çeyrekte Köprülü Kanyon'a doğru hareket ettik. Yol bir buçuk saat sürdü ve rafting şirketi bizi çok sıcak karşıladı. Biz kendi aracımız olduğu için kendimiz gittik, fakat dilerseniz şirket sizi servis arabalarıyla istediğiniz konumdan alıyor. Rafting şirketini çalıştıranlar kardeşler ve kuzenlerden oluşuyormuş.
Şirketin olduğu yerde bize çay ikram ettiler ve raftingle alakalı bilgilendirdiler. Hayat sigortalarımız yapıldı. Rafting 30 TL, ucuz ama sonrasında her şey için ek ücret talep ediyorlar. Bir kişinin maliyeti eğer etkinliklere de katılırsanız ortalama 100 TL'ye geliyor.
Sonra orada mayolarımızın üstüne can yeleklerimizi kasklarımızı giydik, küreklerimizi aldık ve servis minibüsüne bindik. Bulunduğumuz yerden 14 km daha yukarıya, Köprülü Kanyon'a adını veren köprünün önüne kadar çıktık. Suyun sıcaklığının 5 derece olduğunu söylediler ve suya girdiğimizde gerçekten suyun ne kadar soğuk olduğunu hissettik.
Ne kadar durursanız durun ilk girdiğinizde o soğukluğa alışamıyorsunuz. Orada oluşan doğal bir havuzdan karşıya geçerek ısınma turu yaptık. Bizim grubumuz 30 kişiydi, 10'ar kişilik 3 gruba ayrıldık. Tabii ki sadece bizim gittiğimiz şirket yoktu, orada 60'a yakın rafting şirketinin var olduğunu öğrendik. Kötü haber olarak da Köprülü Kanyon'a baraj yapılacağını ve bu muhteşem güzelliğin yok olacağını duyduk.
Botlarımızın başına indik ve orada rehberimiz sürüş teknikleri konusunda bizleri bilgilendirdi. Sonrasını anlatamam yaşamanız gerekir. Tabii ki Karadeniz kadar hırçın değilse de yer yer yüreğimizin hop hop etmediğini söyleyemem. Bu aktivite yaklaşık 3 saat sürdü çünkü uzunluk 14 km. 2 yerde mola verdik ve sonunda rafting şirketinin olduğu yere geri döndük. Size tavsiyem bottaki arkadaşlarınızı iyi seçin çünkü yolculuk boyunca hem senkronizasyon açısından hem de sohbet etmek açısından çok önemli. Turun bitişinde açık büfe yemek verdiler ve çekilen fotoğraflarımızı aldık, normalde video da çekiyorlar fakat bizim gruplarımızda yeterli istek olmadığı için bizimkini çekmediler. Ücretlerimizi ödeyip vedalaştıktan sonra yorgun ve bitik bir halde Konyaaltı Plajı'na geri döndük. Güneşten hepimizin yanakları kıpkırmızı olmuştu.
Karavanımızda kahvelerimizi içtikten sonra karavan park yeri aramaya başladık. Antalya merkez ve civarında park yeri bulamadık o yüzden 160 km uzaklıkta olan Muğla'nın Demre ilçesindeki Andriake Karavan Kampı'na hareket ettik. Sahil yolundan gittiğimiz için yollar çok virajlıydı. Normalde bir buçuk saatte gidilecek yolu 3 saatte ancak gidebildik. Kuş cennetinin hemen önünde bulunan kamp alanımıza yanaştık ve bizi bol miktarda sivrisinek karşıladı. Bu tür yolculuklara çıkmak isterseniz mutlaka yanınıza gerekli ürünleri almanızı tavsiye ederim. İki günlük yolculuğumuzun yorgunluğunu atmak için akşam yemeğimizi yedik, çayımızı içtik ve kuş sesleri eşliğinde uykuya kendimizi teslim ettik.
09.09.2016-10.09.2016
Aslı Ayanoglu
Diğer yayınlar için aşağıdaki linklere tıklayabilirsiniz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder