27 Şubat 2013 Çarşamba

Veee Kayseri...

Kayseri'ye varışımız bir hayli geç oldu. Ama kondüktörler'den birinin dediğine göre Kayseri'ye gelirken kaybettiği 1 saati sonra telafi ediyormuş. Şu an zaten trenin haldır huldur gittiğinden belli oluyor bu. Odada herşey sallanıyor. Möbleler bile. Möble dedim de biraz nostaljik olsun istedim. Bi de ben o nostaljik moda girebilseydim keşke.

Diyorum ki yolculuğun en kısa geçeni gece uykuda olandır. E listeye baktığımda sabah saaat 11:30'da Ankara'dan başladı yolculuk ve Kayseri'ye geldiğimizde saat 18:41 idi. Ama bir dakika tren doğru gelmiş. Bir gecikme yok. Meğer ben yanılmışım. Bu super. Demekki geç kalmamışız.

Bu yolculuk güzel de bir kötü arafı var o da duraklarda çok az durması. Tabii bir de ortamı keşfetme ve ona alışma var. Sabah gelir gelmez görevlilere sorular sordum ama birşeylere teşebbüs etmeden öğrenemiyorsun ki.

''Kompartmanlar arası geçebilir miyim?'' diye sordum baştan. Cevap olumluydu ama o kapılar sanki açılmaz kapılar. Korktum aşmaya baştan ama vagonlarda ilerledikçe rahatladım. Görevli bana 6 tane vagon olduğunu söyledi. Bir tane de en baştaki ile 7 oluyor sanırım. İçeride insanlar varken çekim yapabilmek için bağ kurmak gerekiyor. Hemen gelir gelmez şak şak otoğraf çekilmez ki. Herkesin bir özeli var. Ama gide gele gülüşe sırıta bir kaç fotoğraf alabildim vagonlardan.

En son vagondan once bahsettiğim yük vagonu vardı. Oranın ortasında kapılar var ve onların ikisi de açık. O zamana kadar hep camın ardından fotoğraf çekiyordum ama orda biraz durup açık havanın mis kokusunun ve rüzgar esintisinin tadına vardım. Fakat görürlerse bir şey diyebileceklerini düşünüp hemen geri döndüm.

Yerköy'de durduğumuzda bir kondüktör bindi trene ve bana yardımcı oldu. Meğer yük vagonunun önündeki vagondaymış esas baş trenciler. Beni oraya götürdü eğer ön kısıma gitmek istiyorsanız onlara sormalısınız dedi. İzin isteğime cevap olumluydu ama en en öne gitmek biraz külfetliymiş. ''O halde ben de burda kalırım.'' diyerek orda açık kapıların önüne, vagonun tam ortasına oturarak bir süre daha manzaranın keyfine vardım.

İçeriden her geçtikçe yani kompartmanıma geldikçe ve tekrar yük vagonuna gittikçe bir iki, bir iki diyalog kurdu insanlar benimle. Tabii ben bu uykusuzlukla onlarla muhabbet edecek durumda değildim. Sadece ilk baştaki iki soruyu yanıtladım.
-Gazeteci misin?
-Hayır, özel çekiyorum.
-Nerelisin?
-Sakarya..

Bir kaç farklı teşebbüs oldu ama insanlarla muhabbet ettikten sonra onlara fotoğraf teklif etmeyi sewvmiyorum ben. Eğer çekebileceksem o kişinin fotoğrafını o bir şekilde halloluyor. Bir göz teması veya vücut dili..

Tekli koltukların olduğu vagonlar'dan birinden inecek olan bir yaşlı çifte yüklerini taşımada yardım ettim diye kadın o kadar çok dua etti ki. Durdu durdu soru sordu ve dua etti. Allah razı olsun. Anadolu insanı böyledir işte. Yan kompartmanlar'dan bir bey internetini vermeyi teklif etti. Aslında sorulan sorulan merak ve Anadolu insanına özgü girişkenlikten kaynaklanarak sorulan sorulardı. Fakat bütün soğukluk bendeydi sanırım. Çünkü durakları hızla geçmek ve elde çoğunlukla manzara fotoğraflarının olması biraz canımı sımıştı. Hoş tabii onlara herhangi bir şey hissettirmedim.

Yolun coğunun gece karanlıkta gececeğini bilmek çok üzücü ama yapacak başka hiçbirşey yok.

Üstelik dönüşte de trenle gelsem diye düşünüp kalkış, duraklar ve varış saatlerine baktığımda dönüşün de gidişten farklı olmadığını anladım. Demekki, belki de tren yolculuğu da, otobus yolculuğu gibi fotoğrafa müsait bir ulaşım çeşidi değil. Gerçi Van'a ve Kars'a giden iki ayrı tren seferi daha var. Ama onlar ancak kalabalık olursak. Ya da bilemiyorum belki bir gün yine karar verip ani bir yolculuğa cıkabilirim.

Bir sonraki büyük durak Sivas ki o da 22.30 civarında. O saate ben ayakta kalmam ve sızmış olurum. Üzgünüm Sivas seni göremeyeceğim. Zaten karanlıkta ne görmeyi bekliyordum ki.

İnanmıyorum!  Pencereden bir baktım ki ne göreyim! Dışarısı ziviri karanlık.Oyy eniyisi toparlanıp kendini uykunun kollarına bırakmalı..

Şimdilik benden bu kadar efendim..

Kalın sağlıcakla..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder